BARCELONA: Yaz bu kente çok yakışıyor.
Bu Barselona'ya ikinci seyahatim. İlki bir kasım ayındaydı ve böylesine güzel bir şehirde yazın tadını çıkaramadığım için hayıflanmıştım açıkcası. İkinci gezinin sebebi de kendiliğinden ortaya çıkmış oldu böylece. Eylül sıcağı ve meltemi eşliğinde bakımlı ve uzun Barselona plajlarında Akdeniz'in keyfine varmak, geçen gezide vakit veya para ayıramadığımız yerlerden Casa Batlo ve La Boqueira'yı gezmek ve deniz ürünleriyle bezenmiş özel tapasların tadına bakmak gibi çok önemli noktaları bu ikinci gezide tamamladık.
Gördüğünüz gibi yana ve üste iki güzel yaz karesi ekledim. İlki Barceloneta Plajı'ndan ikincisi ise bol buzlu ferahlatıcı kokteylleri ile ünlü Pura Vida isimli mekandan, yazın tadı nasıl çıkmış görsellerde de belli olsun.
Bu kadar yaz reklamından sonra şehir ile ilgili de bir kaç söz edip masraflara geçmek istiyorum. Barselona icin özetle diyeceğim şudur ki, sehrin gercekten farklı bir atmosferi var; siz buna Gaudi'nin dehası veya 1992 Olimpiyatları'nın getirdiği kentsel dönüşüm dalgası mı sebep olmuş dersiniz, yoksa Katalanlar'ın kendilerine göre şekillendirdiği Akdeniz kültürü mü bilemiyorum. Ama bildigim şu ki Barselona en az 5 günlük bir geziyi sonuna kadar hakediyor ve mümkünse de kesinlikle deniz sezonunda.
Özet masraflar ise aşağıdaki gibi:
OTEL: Hostal Amra 100EURO/gece, yeri muhteşem Katalonya Meydanı'na 3dk konfor da ortalama.
ULASIM: Havaalanı-Şehir gidiş dönüş 11EURO
YEMEK: Ortalama bir öğle yemeği iki kisi icin 25 EURO
Ortalama bir aksam yemeği iki kisi icin 50EURO
HEDIYELIK: Magnet 3 EURO, Hediyelik Rjoja Şarabı 15 EURO
Ben de biliyorum aslında gezilecekler ve yapılacaklar sırasıyla ilerlemeyi. Ama kim bilir o şekilde kaç yerde yazılmıştır şimdiye. O yüzden önce yeme-içme kısmından başlamak istiyorum. Doğallıkla da fotograflar ile...
1- Cerveseria Catalana: Katalan tipi tapas denince akla ilk gelen (turistik) yer. Sultanahmet Köftecisi'nin Barcelona subesi olarak gorebilirsiniz bu acidan. Önünde uzanan kuyruk da fazlasiyla benziyor, o yüzden 45 dakika beklemeyi göze almak durumundasiniz. Ha deger mi beklemeye, cok emin degilim, lezzetlerin mükemmel oldugunu soyleyemem. Ama yine de denemeye deger, ki biz 5 cesit tapas (patates, kizarmis kalamar, karides, ...) söyledik, porsiyon olarak fazlasiyla yetti, özellikle de kalamari tavsiye edebilirim. 1lt
2- El Nacional: atmosferi ve ic mimarisi mükemmel bir mekan bastan belirteyim, yer bulmakta cok
3-CANETA: iste lezzetin gercek adi, büyük harflerle yazdim o yüzden. Aslinda hedefimizdeki bir restaurant kapali oldugu icin girdigimiz bu yer bu seyahat icin en üst seviye tadi bulmamizi sagladi. Sonradan arastirdim, normalde aksamlari turistleri de pek sokmuyorlarmis ortami bozmasinlar diye.
Biz sansliydik saat 1'de adamlarla birlikte dükkani actik ve adet oldugu üzere bara buyur edildik. Her sey gözünüzün önünde olup bitiyor, birbirleri ile sakalasan ama yine de mesafeyi koruyan garsonlar, siparisinizi taze taze hazirlayan sefler ve hepsini bir sef edasiyla yöneten bas sef. Domatesli ekmek, limon yataginda midye, bir kez daha kalamar tava ve karidesli mini sandvic be bunlara eslik eden Ispanyol köpüklü sarabi
Cava ve bira. Tahmin edilebilecegi gibi ucuz degildi, 80€ verdik ama o midyeler yok mu o midyeler, midye dolmanin göbeginden gelen bana bile "Ne gerek var ki pilava?"dedirtti, anlayin iste. Kisacasi özellikle tavsiye ederim, gercek tapas ve katalan tapas bari keyfini yasamak isterseniz 9.3/10.
Tekrar tekrar vurgulamak istiyorum. Bu mekanı bir kaç arkadaşımıza tavsiye ettik ve giden hiç kimseden 'Hımm. Güzel ya...' tepkisini duymadık. Her giden midyelerin lezzetinden girdi sübyelerin yumuşaklığından çıktı. O yüzden gerekirse iki günü dilim pizza ile geçirip Canete'yi deneyin.
4-Pura vida:
Güney Amerika ile malum İspanyollar arasında hatrı sayılır bir ilişki var. Ama onlar Katalan diyecekler için İspanyol kolonizasyonun tarihçesini anlatan referans kitap eklerdim aslında da yemekten bahsetmek daha kolayıma geldi. Adamlar küçük bir mekanda Güney Amerika yemekleri yapıyorlar tek bir ülke mutfağına odaklanmaksızın. Yemekleri olağanüstü sayılmaz ama kokteylleri bir Copacabana (ikinciyi bulamadı!) esintisi ve lezzeti taşıyor. Zaten en üstte girişte olmalarının da en önemli sebebi bu. Benim kokteylimin adı 'Tom Collins-10EURO' fotograftaki diğer kokteylin adı ise 'Pure Life-9EURO'. Yemeklerin fotoğraflarını çekmişim ama Gazpacho dışındakilerin adını anmaya değmez. Neyse çok uzattım sıcak bir yaz akşamında önce ferahlayıp sonra da tekrar ferahlamak için ideal bir yer. Rezervasyon insanların oluk oluk akıp yerlileri canından bezdirdiği bir Barselona yazı için zorunlu.
Ben de biliyorum aslında gezilecekler ve yapılacaklar sırasıyla ilerlemeyi. Ama kim bilir o şekilde kaç yerde yazılmıştır şimdiye. O yüzden önce yeme-içme kısmından başlamak istiyorum. Doğallıkla da fotograflar ile...
YEME-İÇME:
1- Cerveseria Catalana: Katalan tipi tapas denince akla ilk gelen (turistik) yer. Sultanahmet Köftecisi'nin Barcelona subesi olarak gorebilirsiniz bu acidan. Önünde uzanan kuyruk da fazlasiyla benziyor, o yüzden 45 dakika beklemeyi göze almak durumundasiniz. Ha deger mi beklemeye, cok emin degilim, lezzetlerin mükemmel oldugunu soyleyemem. Ama yine de denemeye deger, ki biz 5 cesit tapas (patates, kizarmis kalamar, karides, ...) söyledik, porsiyon olarak fazlasiyla yetti, özellikle de kalamari tavsiye edebilirim. 1lt
da zorlanmadik ve fiyatlar da o görünüm icin uygun sayilirdi. Meshur pastirma, kizarmis karides, ici kiyma dolgulu patates-Barcelona bomb, sade ekmek, kalamar tava ve yaninda bir kadeh kirmizi sarap ile koladan olustu tukettiklerimiz. Bütün bunlar icin 45€ verdik, 7.5/10 atmosfer hatrina o da.
3-CANETA: iste lezzetin gercek adi, büyük harflerle yazdim o yüzden. Aslinda hedefimizdeki bir restaurant kapali oldugu icin girdigimiz bu yer bu seyahat icin en üst seviye tadi bulmamizi sagladi. Sonradan arastirdim, normalde aksamlari turistleri de pek sokmuyorlarmis ortami bozmasinlar diye. Biz sansliydik saat 1'de adamlarla birlikte dükkani actik ve adet oldugu üzere bara buyur edildik. Her sey gözünüzün önünde olup bitiyor, birbirleri ile sakalasan ama yine de mesafeyi koruyan garsonlar, siparisinizi taze taze hazirlayan sefler ve hepsini bir sef edasiyla yöneten bas sef. Domatesli ekmek, limon yataginda midye, bir kez daha kalamar tava ve karidesli mini sandvic be bunlara eslik eden Ispanyol köpüklü sarabi
Cava ve bira. Tahmin edilebilecegi gibi ucuz degildi, 80€ verdik ama o midyeler yok mu o midyeler, midye dolmanin göbeginden gelen bana bile "Ne gerek var ki pilava?"dedirtti, anlayin iste. Kisacasi özellikle tavsiye ederim, gercek tapas ve katalan tapas bari keyfini yasamak isterseniz 9.3/10.Tekrar tekrar vurgulamak istiyorum. Bu mekanı bir kaç arkadaşımıza tavsiye ettik ve giden hiç kimseden 'Hımm. Güzel ya...' tepkisini duymadık. Her giden midyelerin lezzetinden girdi sübyelerin yumuşaklığından çıktı. O yüzden gerekirse iki günü dilim pizza ile geçirip Canete'yi deneyin.
4-Pura vida:
Güney Amerika ile malum İspanyollar arasında hatrı sayılır bir ilişki var. Ama onlar Katalan diyecekler için İspanyol kolonizasyonun tarihçesini anlatan referans kitap eklerdim aslında da yemekten bahsetmek daha kolayıma geldi. Adamlar küçük bir mekanda Güney Amerika yemekleri yapıyorlar tek bir ülke mutfağına odaklanmaksızın. Yemekleri olağanüstü sayılmaz ama kokteylleri bir Copacabana (ikinciyi bulamadı!) esintisi ve lezzeti taşıyor. Zaten en üstte girişte olmalarının da en önemli sebebi bu. Benim kokteylimin adı 'Tom Collins-10EURO' fotograftaki diğer kokteylin adı ise 'Pure Life-9EURO'. Yemeklerin fotoğraflarını çekmişim ama Gazpacho dışındakilerin adını anmaya değmez. Neyse çok uzattım sıcak bir yaz akşamında önce ferahlayıp sonra da tekrar ferahlamak için ideal bir yer. Rezervasyon insanların oluk oluk akıp yerlileri canından bezdirdiği bir Barselona yazı için zorunlu.
1- GAUDI Harikaları:
Sagrada Familia: Anlatmaya gerek yok tam bir olmazsa olmaz bu simgesel katedral Barselona gezisi için.
Casa Mila: Casa Batlo ya göre daha sade ve gösterişsiz kalsa da sadece heykelimsi bacalarındaki çarpıcı duruş için bile görülebilir ki zaten kimilerine göre Gaudi için bir başyapıt. Girişi 20 EURO
Park Guell: İşte o kertenkele burada! Giriş eskiden ücretsizdi ama yoğun ziyaretçi akını nedeniyle artık 8EURO. Sadece kertenkeleye odaklanmayın parkın her karesi doya doya gezmeye değer.
La Exaimple: Aslında tasarımcısı Gaudi degil Cerda. Ama Gaudi'nin iki harikası Casa Batlo ve Casa Mila haritada mutlaka dikkatinizi çekecek kare bloklardan oluşan ızgara planlı bu mahallede yer alıyor.
2-BARSELONA Klişeleri:
La Rambla: Aman cüzdanlara çantalara dikkat!
La Boquiera: Açık pazar ve yemek kültürü İspanya genelinde yaygın. Bu pazar da onların en bilinenlerinden. Elinize bir deniz ürünü veya bir paket meyve salatası alıp bir kadeh Cava*köpüklü şarap eşliğinde ferah ferah yiyebilirsiniz. Haftasonları aşırı kalabalık olduğunu ve bir üstteki uyarımı da unutmadan.
Camp de Nou (FC Barcelona Stadyumu): Şansınıza maç denk gelmedi. O zaman size de bu etkileyici futbol müzesini ve stadyumun kendisini Basın Tribünü'nden soyunma odalarına kadar gezmek kalıyor (aslında basketbol ve diğer sporlar da var). FC Barcelona tarihi Messi'den ibaret değil elbet. Bu durumu orada çok daha iyi anlıyorsunuz. Ben de bir basketbol sevdalısı olarak eskilerden Epifano Bodiroga ve Djorjevic formalarını görüp tatmin oldum kendi adıma.
3-Olsa iyi olur:
Barri gotic-El born: Yan yana yer alan bu iki mahalle aslinda Barcelona'nin eski yerlesimine ya da eski sehrine ev sahipligi yapiyor. Bu kadar uzun bir tarihe ve ticaret geçmişine sahip böyle bir liman şehirde haliyle eski şehir de fazlası ile görkemli ve ayrıntılı bir turu hak ediyor.
Katalan Sanat Müzesi: Goya El Greko Dali ve hatta tasarımları ile Gaudi bu ünlü müzenin zengin koleksiyonunda eserleri bulunan isimler. Madrid'teki Prado müzesiyle birlikte İspanyol-Katalan sanatının eşşiz örneklerini taşıyan bu müze sanat severler için önemli bir nokta.
Flamenko gösterisi: Malum flamenkonun anavatanı Endülüs daha çok. Ama ta Malaga'ya gitmeden de bir bardak sangria eşliğinde flamenko izlemek Barselona'da imkan dahilinde. 25-50 EURO aralığında fiyatlar.
Barceloneta veya Bogatell plajinda deniz keyfi: Barselona'ya gidip plajın ve denizin tadını çıkarmayan çok pişman olur. Bir yanda uzun, temiz, bakımlı, her kesimden insanın rahatça erişebildiği, ek hizmetlerin de bulunduğu her tür spor etkinliğine imkan tanıyan plajlar ve diğer yanda da bunları görünce tadını çıkarsa da hayıflanan benim gibiler. Aklıma Kaputaş'ta bizim gözbebeğimiz olan plaj için yazdıklarım geldi aklıma birden. Neyse özetle Barselona tam bir kum deniz güneş tatili için de tüm imkanlara sahip.
Olimpiyat stadi:
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder